KARANLIĞIN ARDINDA PARLAYAN IŞIK: UMUT

Herkese yeniden selamlar🤗, hoş geldiniz! Gününüz aydın olsun sevgili sayfa dostlarım.🌸🕊

Yepyeni bir güne yepyeni bir yazıyla başlıyoruz. Nasılsınız kıymetli okuyucularım? Umarım çok ama çok iyisinizdir ve hayatınız yolunda gidiyordur. Sizin için bugünün, güzel bir gün olmasını diliyorum…😊

Bugün sizlere son zamanlarda sıkça  kullandığım bir kelimeden bahsedeceğim. Şimdiden sizlere keyifli okumalar!😊

Umut

Umut

Her şeyde “ Ne olacak bu işin sonu? ” diye tedirginlik içerisinde geçiyor çoğu günlerimiz. Bunun gibi zamanlarda bizi zinde tutacak ve hayata bağlayacak bir mücadele kaynağımız var; “UMUDUMUZ”.

Umudumuz, bizi aydınlık yarınlara taşıyan en büyük güçtür. Adeta karanlık günlerimizde parlayan ışığımızdır. Umudumuzu hayatımızın bir parçası yapmak, daha iyi bir gelecek için adım atmamızı sağlar. O halde hep birlikte yeni umutlara yelken açalım…😉

“Her yeni başlangıç, yeni bir umuttur.”

Umut; yarının ışığı, bugünün gücü niteliğindedir. Umut, bizlere ileriye bakma gücünü ve motivasyonunu verir. Zor zamanlarımızda bile umut, ayakta kalmamızı ve olumlu bir bakış açısıyla hareket etmemizi sağlar. Ayrıca unutmayalım ki rabbimden asla umut kesilmez, her daim onun rahmetine açık kapı vardır.

“Allah, kullarına umut ettikleri kadar yakındır.” ( Sahih-i Müslim )

“Her günün bir hediye olduğunu ve bir umut taşıdığını unutma.” (Steve Maraboli)

“Umut, mutluluğun kendisidir. Bir insan mutlu olduğunda, umut taşır içinde.”      ( Simone de Beauvoir )

“Umut, umutsuzluğun zıttıdır; her şeyin başlangıcıdır.”

“Her şey kaybedilmiş gibi görünse de, umut her zaman vardır.”

“Umutsuzluğun pençesine düştüğümüzde ise bize yolu, umut gösterir.”

Bu sözler, umudun yaşamımızdaki önemini ve değerini vurgulamaktadır. Umutsuzluğa kapıldığınızda veya ilham aradığınızda, bu sözlerin sizlere rehberlik etmesini isterim.

Bizleri hayatta tutan tek şey umut. Benim için o kadar önemli ki, gelin size daha detaylı açıklayayım…😇

Umuyoruz. Çünkü bir şeylerin daha iyi olacağını hayal ediyoruz.

Diyelim ki;

• Gelecekte daha iyi bir kariyer hayal ediyoruz. Umuyoruz. Bu hayal, bizi derslerimizde daha çok çalışmaya teşvik ediyor.
• Mutlu olacağımızı hayal ediyoruz. Daha doğrusu umuyoruz. Bu hayal bizim duygularımızı etkiliyor.
• Sağlıklı bir gelecekte yaşamayı hayal ediyoruz. Umut ediyoruz. Bu yüzden beslenmemize daha fazla dikkat edip spor yapmaya yöneliyoruz.
• İlerleyen yıllarda toplumsal refaha ulaşacağımızı hayal ediyoruz. Bu umut bizi toplumumuz için bir şeyler yapmaya itiyor.

Bu konuda daha birçok örnek yazabilirim sizlere. Hepimizin birçok umudu var ve olmalı da. 

Ancak umut dediğimiz şey sadece hayalden ibaret. Elle tutulur bir şey değil. Sadece aklımızla gelecekte öyle olacağını düşünüp mutlu oluyoruz. Ancak belki de tam tersi olacak. Biliyor muyuz? Hayır… 

İnsanız ve belki de bizim için en büyük zaaf ve en büyük lütuf, umudumuzun olmasıdır. Çünkü umudumuzun olması demek, geleceğe olumlu bakmamız anlamına gelmektedir.

Peki bir insandan umudu alırsak geriye ne kalıyor? Aslında hiçbir şey. Çünkü umudumuz yoksa gelecek tam bir kaostan ibaret bence.

Diyeceğim o ki, insanız ve umudumuzun özünde hayal vardır. Bir insanı hayal kırıklığına uğratmak, bir nevi o insanı öldürmek demek. Kendi saf ve güzel dünyasında geleceğe umutlarla bakan bir insan düşünün. Gayet mutlu ve huzurlu. Ancak biri geliyor ve ona hayallerinin aptalca olduğunu ve gerçekleşmesinin imkansız olduğunu söylüyor. Sonra umutlarla dolu arkadaşımız düşünüyor ve haklı buluyor. Çünkü söylediği şeyler gayet mantıklı. Ondaki hayal kırıklığını düşünebilir misiniz? İnandığı her şey anında yıkılacaktır ve aniden bir umutsuzluğa kapılacaktır. Sonra o da başkalarının umutlarını söndürecektir. 

Günümüzün koşulları belki de geleceğe olan umudumuzu yitirmemize neden oluyor. Ardından gelen endişe ve korku baş gösteriyor. Yapmayalım arkadaşlar, yapmayalım. Evet hayallerimiz belki çok saçma ve gülünç. Hatta gerçekleşmesi imkansız olabilir. Aklımıza o kadar da güvenmeyelim. Biraz olsun kalbimizin ne dediğine bakalım. Bırakın bizi, istediğimiz gibi hayal kuralım. Umudumuzu yitirmeyelim ve en önemlisi kimseyi hayal kırıklığına uğratmayalım. Bırakın insanlar, istedikleri gibi hayal kursun ve istediği şeye inansın.

Eğer bu yazıda her şeyi unutup bir tek şeyi hatırlamak isterseniz, sadece şunu söyleyebilirim. Bir insanı hayal kırıklığına uğratmak, onu öldürmek demek. Çünkü umudu (hayalleri) olmayan insan, dünyada yaşamayı gereksiz bulacaktır.

Bizi dünyada tutan tek şey umudumuz.

Yitirmeyelim, yitittirmeyelim…😉

Işığın Peşinde: Umut Dolu Adımlar

Bende su gibidir umut…
Buharlaşıp gitse de bazen,
Yağmur olup tekrar yağar.

Aslında hepimiz umudumuz olduğu sürece mücadele ederiz hayatta. Nitekim ki, umutlu olmak çok önemli. Daha güçlü, daha dayanıklı, daha iddialı olabilmek için, umutlandırılmak temel bir ihtiyaç. Günümüzdeki başarılı kişilere baktığımızda büyük çoğunluğu, varını yoğunu bu dört harf üzerine inşa ediyorlar; U-M-U-T…

Her zorlu anın ardında, umutla dolu yeni bir başlangıç yatmaktadır. Henry Ford’un da dediği gibi, “Eğer başlamak istiyorsanız, şimdi en iyi zaman…”

Gökyüzü kadar sınırsız olan umut, insanın içinde her an var olmaktadır. Gökyüzü, başlangıçların ve bitişlerin tanığıdır. Ona bakıp, içimizdeki sınırsız potansiyeli hatırlayabiliriz. Umudumuzu kaybetmemeliyiz, çünkü her an yeni bir başlangıç yapabiliriz. Başlangıçlarımız, yıldızlar kadar parlayabilir.

Unutmayalım ki, her anda bile umut vardır. Dünya vazgeç dediğinde, umut fısıldar ve yolumuzu aydınlatır. Yapılacak en büyük kötülük, umudu kelimelerle yok etmektir. 

Umudunu kaybetme ve gökyüzüne bak, sınırımız gökyüzü! 🌌 

Hayatın en karanlık anlarında bile umut vardır. İşte tam da o anlarda, umut insanın içindeki en parlak yıldız gibi parlar. 

Kelimelerin gücü, işte bu anlarda ortaya çıkar. Bir şeyin yok olduğu anda, doğru seçilen kelimelerle yeni bir dünya inşa edilebilir. Bu kelimeler, umutla yoğrulmuş, yüreklere dokunan ve ilham veren cümlelerdir. Onlar, umudun karanlık gecede yolumuzu aydınlatan yıldızlarıdır.

Henry Ford’un bu sözü, umudun insan için ne kadar değerli olduğunu hatırlatır. “Yaşamın her anında umut var olur, bizim görevimiz ise onu fark etmek ve değerini bilmektir.”

Bu nedenle, kelimelerimizi seçerken dikkatli olmalıyız; çünkü doğru kelimelerle, yok olan bir şeyin yerine yeniden doğan bir umut oluşturabiliriz.

Mucize 

Mucizeler… Hepimizin imkansız olarak gördüğü ama aslında hepimizin hayatında defalarca olan yardım dokunuşları…

İçimizdeki karanlıkla “İşimiz mucizelere mi kaldı?” diye düşünüp bu şekilde umutsuzluğa kapıldığımız o anları yaşıyoruz çoğu zaman.

İçimizde umudu yeşertmek biraz daha zor sanırım. Bazen yaşadığımız tüm olayları şaşırmayan bir zihinle karşılamaktayız. Yorulduk ve çok yıprandık. Belki de bu yüzden umut edecek gücü artık kendimizde bulamıyoruz. Bulamayıp kendimizi iyice karanlığa çekiyoruz.

Umut insanın yaşama devam etmesine ve hayata biraz da olsa olumlu bakmasına yardımcı olan en büyük etkendir. Bir sınavınız iyi geçti diyelim. İyi not alacağınızı ümit ettiniz. Bu bir umuttur. Aslında yaşamanıza yardım eden de budur. İnsanı güçlü kılan budur. Bir amacın vardır, onun sonucunda iyi bir şey ümit edersin, günlerce. Ve bu yaşamana yardım eder. Ümitle. Ve sonucu iyi olunca daha çok ümit edersin. Umutlanırsın. Sonucu başarı olur. Umut deyip geçmemek lazım bence.

İnsan umutla güçlü olur, başarılır ve hırslı olur. Başarılı ve hırslı oldukça daha çok umutlanır. Derler ya, “Hayat bir kısır döngüsüdür.” diye. Aynen öyle. Umudu örnek verebiliriz buna. Hırsla çalışırsın ve umutla beklersin iyi sonucu. İyi sonucu alınca daha çok hırs yaparsın. İşte sana hayatın döngüsü.

Peki fazla umut veya kötü sonuçlanan umut? İşte o sizi hayattan koparmaya yetebilir. İyi sonuç bekleyip o sonucu kötü görünce dünyalar başına yıkılır o insanın. Hiçbir çaba göstermez. Ve bu hep, insanın gerilemesine neden olur. Fazla umut ise… O kişi hep bir şeyi düşünür. Sadece onu düşünür ve onun üstüne yüklenir. Diğer her şeyi, çevresini unutur. Buda psikolojik duruma yol açar. İnsan bir şeyle kafayı yer, insanlarla konuşmaz. Kendi kabuğuna çekilir. Bu da sağlıklı sonuçlara yol açmaz. Fazla umut ve kötü sonuçlanan umudun zararları budur.

Bir film repliğinden : Umut korkudan güçlü tek duygudur. Biraz umut etkilidir, fazlası tehlikeli. Kontrol altındaysa da bizi tatmin eder.

Geleceğe Işıklı Bir Bakış

Hayatımız dümdüz bir çizgi gibi değildir, inişler ve çıkışlarla devam edip gider. O inişlerde ve çıkışlarda umutlar, umutsuzluklar, ümitler, ümitsizlikler, başarılar, başarısızlıklar, hayaller, hayal kırıklıkları vardır.

Bazen hepimiz, umutların tümüyle tükendiğini hissederiz ve kendimizle ilgili ciddi kararlar alırız. Bilmediğimiz bir yerde üniversite okumaya karar vermek, başka bir işe başvurmak, başka bir kente göç etmek, hatta başka bir ülkeye gidip yerleşmek gibi. İnsan, umudunu yitirdiğinde yaşamının anlamı da kalmadığını hisseder aslında. Bu nedenle umut bitmez, tükenmez. Sadece ileride yeniden canlanacağı ana kadar geçici olarak tükenme aşamasına gelebilir. O yüzden umut ve ümit her zaman vardır.

Umuda tutunmak için güçlü sebeplerim, birde çocuksu hayallerim…😇

Geleceğimizin gün geçtikçe elimizden kayıp gitmesine, kariyer hedeflerimizin beklediğimiz gibi olmamasına ve verilen eğitimin yavaş yavaş işlevsizliğine olan umudumuzu yitirdik. Umutlar tükendi belki de…

Her konuda son ana kadar umut var mıdır acaba diye bekledik, bekledim. Meğerse kalmamış. Bana hep sordu arkadaşlarım: “Bu konuda hala umutlu musun?” diye. Ben de hep aynı yanıtı verdim: “Umut her zaman vardır.” Aslında umudumu da yanıma alıp yoluma devam etmeye kararlıydım bazen…

“Her şeye, herkese rağmen…” derdim. Çünkü diğer türlü olmuyor o yüzden hayata olumlu bakmayı öğrendim.

Ayrıca şunu da belirtmek gerekirse; kötü bir son, sonsuz bir umutsuzluktan daha iyidir mottosuyla bakmak gerekir hayata.😎

Gün gelir umutlar tükenmiş gibi olur ama gün gelir umutlar yeniden doğar.

Umudun tükenmiş göründüğü an, yeni umutların doğmaya başladığı andır. Ve her şeye karşın umut her zaman vardır…😉

Umut dolu başka yazılarımda görüşmek dileğiyle, sevgilerimle…🤗